Biricik Anneciği (Rahmetli) Perihan Hanım ve Aşık olduğu Babası (Rahmetli) Necmettin Bey'in tanışıp yaşadıkları büyük Aşkın meyvasını , İstanbul Süleymaniye doğumevinde tam beş kilo yediyüzelli gram ağırlığında bir iri bebek dünyaya getirip , adını Nejat koydular Baba ismine yakın olsun diye ....O Yıllarda oturdukları semt Fatih Horhor caddesi....Kırk gün dolduğunda 'adettendir' deyip onu Eyüp Sultan Hazretlerine götürmeye karar verdiler fakat ne mümkün, küçük bebek tam onüç kilo geliyor ,üç kişi ancak zarzor taşıyabildiler , Anneanne ,Teyze ve Anne .....
ve Yıllar çabucak geçti ,Daha sonradan taşındıkları Cerrahpaşa semtindeki İlkokulda Eğitimine başladı .Okulun bir özelliği vardı Deneme İlkokulu , Amerikan Eğitiminin ilk başladığı örnek ....Öğlen yemeklerinde hergün başka bir Velinin yaptığı parça etli pilav , teneffüslerde balık yumurtası hapları ve pastörize sütün mecburi içildiği bir yer... Dolayısı ile sağlıklı bir nesil yetişecek ve Memleketi idare edeceklerdi...( Tavernacı olacağını nerden bilsinler..))) ve İlkokul başarıyla bitti .Babanın maddi durumu da düzelince ilk işi oğlunu İstanbulda ilklerden biri olan Özel İstanbul Kolejine yazdırmak oldu.İyi bir yabancı eğitim almasını istiyordu.Orta okul ve Liseyi burda tamamlıyan Nejatın ne meslek yapacağı o zamandan belli olmuştu...Bütün Öğrenim döneminde Hocaları onu gitar çalıp şarkı söylerken gördüler, Liselerarası Müzik yarışmalarındada birkaç tanede güzel netice alınca tüm Öğretmenlerini gururlandırdı hep.... Derslerde pek başarılı olduğu söylenemez ama İngilizce ve Müzikten hep 10 alırdı (dedik ya Amerikan eğitimi ,notlarda öyle) O Müzik Hocası Süleyman Zaim Beyefendi ki (Mandolini eline aldığı ilk beş dakikada 'Sen Kesinlikle Müzisyen olacaksın' diyen) ,İngilizce hocası Halide Hanımefendiyi çok severdi ve o derslere çok çalışırdı, geri kalan dersler toto gibi , ite, zorlaya bitirdi liseyi...Tam Üniversiteye başladığı Yıllarda Ailede başgösteren problemler onu çalışıp eve bakmak zorunda bıraktı....
Okurken babası tatillerde biraz akıllansın ,Adam olsun diye bir iki Fabrikaya İşçi ,Ciğerciye çırak ,Meyva sebze halinde Hammal olarak vermişti ama fayda etmedi..Müzikte müzik....İlk önce Enişte yanında Emlakçılık ,Balıkçılık ,Dayı yanında Nalburiye,tahta bavullara köşe çakmayı öğrendi ve o yıllarda tesadüfen tanıştığı bir Müzik grubu ( Mavi Yıldızlar ) onu çekip kurtardı bu hayattan.....Parayı hiç sevmemesine rağmen , Maddi durumu düzeldikçe Annesine küçük hediyeler alıp onu Mutlu etmeye çalışıyordu.....Her gece üç beş ayrı Lokalde program yapıyor ve sabaha karşı eve gelebiliyordu....Anne Oğlunun durumundan çok memnun ve iftihar ediyordu....Kendi Orkestrasını ilk kurduğunda ağzı kulaklarına varıyordu , ama fazla uzun sürmedi.... İki üç yıl ancak.... çünkü askerlik zamanı gelip çatmıştı..
..........İlk Acemi birliği Sıvas Temeltepeden tahsili olduğu için, Amasya Çavuş Talimgahına gönderildi ve dört ay sonrada Askerliği bitireceği Amasya Orduevine alındı Çavuş olarak ve müteakip on altı ay nasıl geçti anlayamadı, çünkü ordada geceleri en sevdiği işi yapıyor ,ve Türkiyenin en kaliteli ve ünlü müzisyenleri ile Müzik yapıyordu , kimler mi ? tabiki Garo Mafyan , Neşet Ruacan , Ömer Faruk Tekbilek , Okay Temiz , Cemil Günçer , Necdet Mahir Ün gibi 73 ünlü müzisyen ki ,Türkiyenin başka hiç bir Orduevinde böyle bir Müzisyen kadrosu nasip olmaz !... O zamanın Tugay Komutanı Tuğgeneral Necdet Ezgü Beyefendi Müziğe çok meraklı , 5 ayrı Batı Orkestra ,16 kişilik TSM saz grubu ,14 kişilik THM saz grubu tam 73 müzisyen ve her gece müzik.. Ankara'dan habersiz gelip duydukları O müzisyenleri , Kendi Orduevlerine götürmek için gelen Subaylar kötü bir Orkestrayla karşılaşıp sükutu hayale uğruyor ve dönüyorlar , tabi ertesi gün yine o Muhteşem Grup Sahnede.....
........Asker dönüşü bıraktığı yerden yine Şişli Paşam Tavernada işe başlıyor ve bir yıl sonra İstanbulun en ünlü mekanlarından Gülizar Gazinosu'nda kendi orkestrası ile ünlü solistlere eşlik ediyor ve program sonu o esas branşı Tavernayı sabaha kadar sürdürüyor müşteriler o kadar memnunki , 15 gün önceden rezervasyon yapılmazsa , yıllarca yer bulmak mümkün değil.... Kapıları kırmasınlar diye kapılar , Çelikten yapılıyor ama yinede kırılıyor..İzdiham 1977 İlkbaharında , Personelin grevi ile son buluyor ve onu çok seven ve onunda çok sevdiği Patronu (Rahmetli) Kazım Şahin Beyefendi ile Erenköy Clup 33'e geçip İlk defa Tek başına Piyanistliğe başlıyor ve 1979 başı Tarabya'ya geçiyor ve o geçiş tam 20 sene devam ediyor ......
.......Anlatmaya gerek varmı acaba gidenler bilir ,Yıllarca Nejat Alp'in çalıştığı mekanlarda yer bulmak imkansız gibi.... .... Kapı önlerinde içeri girmeye çalışan insanlar yer bulamamaktan şikayetçi ve girebilenler kendini şanslı addediyor ve eğlencenin doruğuna erişiyor . Türkiyenin ve Dünyanın her yerinden gelen binlerce insan koşa koşa Tarabyaya geliyor .Yunanistandan ve İsrailden günü birliğine gelen turistler onu seyredip ertesi sabah Memleketlerine dönüyor......Dünyanın en ünlü Jazz Üstatları onu meth edici yazılar yazıyor...Bu arada Dünya'yı üç-dört kere dolaşıyor konserleri ile.....Bu kadar çok Kıta'da ve Memleket'te Konser verebilme şansı başka hiçbir Müzisyene nasip olmamıştır !.....Avustralya'dan Amerika'ya ,Afrika'dan Asya'ya ,Avrupanın her memleketinden Hawaii'ye kadar tüm dünya ülkelerinde ....1999 sonu Tarabyadaki programlarına son verip o Yıldan Günümüze Yurtiçi ve Yurtdışı Konserlerine halen devam etmektedir.
.........1982 ve 1983 yıllarında dünyaya gelen Melis ve Beste adlı iki kızı olan Nejat Alp mutlu bir Aile yaşamı sürdürebilen ender Müzisyenlerdendir....Tencere , kapak misali bu Huzur'da Eşi Dilek Hanımefendinin'de Büyük Payı olduğu muhakkak.... Herşeyden Önce Aile , prensibi hiç bitmedi...... bitmezde ......Birde onlarda benim oğlum ve kızımdır , dediği Pascal ve Bediş adında iki kedisi olan Müzisyen , Tüm Hayvanları çok sevmektedir.....Boş zamanlarında bilgisayarda Müzik ve Grafik , Dekarasyon dizayn çizimleri yapmaktan çok hoşlanmaktadır.........
Onu tanıyanlar iyi bilir , Kibir, Şımarıklık, Övünme , Büyük Burun'luluk ,onun Lugatında yer alamaz..... Allahın yarattığı her Canlıya Saygı ve Sevgiyle yaklaşmasını en iyi bilenlerdendir......Herkesin bakmaktan bile korktuğu hayvanları canı gibi sever (Yaradandan ötürü), bu arada Dinine ve Allahına olan inancı tamdır ve tesadüf kelimesine hiç inanmaz...! Sadece ( Müzikten anlayan'ların !.... Gönüllerine Taht kuran) Nejat Alp çalışmalarına Başarı ile devam etmektedir......ve yine Allah izin verdikçe müzik hayatına devam edecektir....çünkü O başka türlü yaşayamaz........
(nejatalp.com.tr)
|